(30).jpg)
Efendim, Başkan Ali Koç, malumunuz seçim arefesi... Durum da ortada. Tesisleşme projelerinden girmiş, şampiyonluk çağrısından çıkmış. Anlaşılan, 'hem para kazanalım hem kupayı kaldıralım' formülünü devreye sokmuş. Diyor ki, 'Emlak Konut'la satmayalım, beraber geliştirelim, borçları kapatalım, kulübe de gelir kalsın.' Yani anlayacağınız, 'arsa satmaktansa, müteahhitle el ele verip biraz daha para çevirelim' demek bu. Bir de Kenan Evren projesinden 50-60 milyon Euro beklentisi var ki, inşallah beklediğimiz gibi olur da bu parayı futbolcu transferine falan harcamazlar, yanlış anlaşılmasın.
Başkanın derdi büyük, belli. 'Finansal açıdan nereden nereye geldiğimiz ortada' diyor, eyvallah. Ama asıl bomba sonra geliyor: 'Bu sene bu mücadelenin şampiyonluk ile taçlandırılması gerekiyor.' Vay be! Sanki şampiyonluğu taraftar istemiyordu da o hatırlattı! Sonra da ince bir 'kendime pas' atmış: 'Yeni macera mı, yoksa hatalarından tecrübeler kazanmış biri ile şampiyonluğa ilerlemek mi?' Yani diyor ki, 'Ben denedim, hata yaptım, dersimi aldım, şimdi tecrübeliyim. Başkasına gerek yok!' E haklısın Başkan, en iyi tecrübe kendi hatalarından öğrenilenmiş. Bir de yaptıkları küçümseniyormuş, çünkü futbolda başarı yokmuş. Aman Başkanım, hiç mi akıllanmadık bu milletten? Futbolda yenilgi varsa, kimse sana iyi tesis yaptın diye madalya takmaz, bilmez misin?
Gelirlerimizin yarısı bankalara gidiyormuş, TV geliri 44'ten 14'e düşmüş, faizler uçmuş, enflasyon coşmuş, Sportoto bile yaya kalmış... Bu şartlar altında top oynamak, bir elinle buz pateni yapıp diğer elinle tavla oynamaya benziyor, ne yapsan zor. Ama en güzeli, Aziz Yıldırım'ın başlattığı 'Dünyanın En Büyük Spor Kulübü' vizyonunu geliştirdiğini, büyüttüğünü söylemesiydi. Hani o çok eleştirilen vizyon? Şimdi 'biz daha da büyüttük, Buse Naz'lar falan kazandırdık' diyor. Futbol takımı kazanamayınca, en azından bir 'Buse Naz'la avunmak da fena değil tabi. Demek ki vizyon büyüdükçe, şampiyonluk beklentisi diğer branşlara kayıyor, futbol da 'katılımcı' oluyor.