
Ah be Eriksen... Manchester United serüveni de böylece nihayete erdi. Yani, 'serüven' derken, genellikle yedek kulübesinde oturduğu, arada bir girip topa iki dokunduğu falan günler demek istiyoruz. Kırmızılar da 'Biz bu kadar yetenekli oyuncuyu oynatıp ne yapacağız?' diye düşünmüş olacak ki, sözleşmesi bitince yollar ayrıldı. Hani insan bir üzülür gibi oluyor, sonra 'E Manchester United işte...' deyip geçiyorsun.
Tabii bizim transfer döneminde yine her köşe başında bir 'Eriksen Fener'e, Cimbom'a, Kartal'a' dedikoduları dönüyordu. Hatta bir ara tam inandık, 'Kesin geliyor!' falan dedik. Ama gel gör ki, bizim ligin o meşhur 'bonservisi elinde, ucuza gelir' cazibesi Eriksen'i kesmemiş anlaşılan. Adam bildiğin 'kontratım bitti, keyfim yerinde, istediğim yere giderim' modunda takıldı, bizi de yine hevesimiz kursağımızda bıraktı.
Neyse efendim, bu 'serbest kuş' en sonunda Almanya semalarına doğru süzüldü. Transfer dönemi kapalı olsa da, Eriksen abimiz 'Benim bonservis yok ki, istediğim zaman gelirim' restini çekti ve Bundesliga ekiplerinden Wolfsburg ile anlaştı. Manchester United'dan sonra Wolfsburg... Ne bileyim, belki de 'sakin kafa top oynayayım' demiştir adamcağız. Zaten Fabrizio Romano 'Here We Go!' diye bağırdığına göre, bu iş kesinleşti demektir. Gözün aydın Wolfsburg, Man Utd'un unutulmuş cevheri senin olsun!