Milli Takım'ın İspanya deplasmanında yediği 6 gol, kale arkası bilet fiyatına değdi mi, orası tartışılır. Ama asıl olay, maç sonu Uğurcan Çakır'ın kameralar karşısındaki o destansı duruşuydu. Sanki az önce topu ağlarından tam altı kez çıkarmamış da, Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmış gibiydi, helal olsun bu özgüvene! İspanyollar'ın Merino'su sahada hat-trick yapıp şovunu tamamlarken, bizimkiler sanki 2026 Dünya Kupası Elemeleri'nde değil de, bir hayır kurumuna yardım maçında oynamış gibiydiler. Maçın geneline 'gerçekten kötü oynadık' demek de bir understatement değil miydi, bilemedim şimdi. Belki de skoru küsuratlı bir şey sanmıştır.
Uğurcan diyor ki, 'Sadece 3 puan kaybettik.' Ya arkadaş, 6-0'lık hezimetten sonra 'sadece' kelimesini kullanmak için ya çok optimist olmak lazım, ya da skorbordu okumayı unutmak. Hani 1-0 falan olsa neyse... Bir de ekliyor, 'Çok karakterli bir takımız.' E tamam da o karakter sahada topu kaparken de biraz kendini gösterseydi keşke, İspanyollar bize halı saha maçı muamelesi çektiler resmen. Erken gelen goller moral bozmuş, doğru, ama sonraki 5 gol de peşine takılınca, moral yerine galiba biraz konsantrasyon da gitmiş.
Maçtan çok büyük dersler çıkaracaklarmış. İyi de geçen sefer Avusturya'dan 6-1 yediğimizde de ders çıkarmıştık, sonra Avrupa Şampiyonası'nda yendik falan... Sanki bu seferki dersin kopyasını çekmişiz gibi oldu. Hadi bakalım, inşallah bu seferki dersler kalıcı olur da bir sonraki turnuvada İspanya'yı 6-0 yeneriz, o zaman görürüm ben onları! Şaka bir yana, takım gerçekten toparlanacak mı, yoksa biz de bu açıklamaları dinleyip 'eh, inşallah' demekle mi yetineceğiz, hep beraber göreceğiz. Ama benden söylemesi, bu takımın bir de psikolog desteğine ihtiyacı olabilir, zira 6-0'dan sonra bu kadar pozitif kalmak da bir meziyet!