Ya bu futbol denen şey var ya, tam bir trajedi komedisi! Premier Lig'de bizim Wolverhampton takımı, sağ olsun, yine gönlümüzü fethetmeyi başardı. Kendi sahasında Burnley'ye karşı önce 2-0 geriye düştüler. Dersin ki, 'tamam, bitti bu iş.' Ama yok, Wolves'un derdi gol yemekle bitmiyor. İlk yarı bitmeden bir penaltı, bir de golle skoru 2-2'ye getirdiler. Tam 'aha, döndük maçı!' diye sevinirken, 90+5'te bir gol daha yiyip 3-2 mağlup oldular. Resmen maçı çevirip, sonra tekrar teslim ettiler. Ne gerek vardı bu efora, değil mi? Zaten yenileceklerdi, en azından erkenden bitseydi çile. Bu arada Burnley'nin gollerini Zian Flemming (iki tane) ve Lyle Foster atmış, Wolves'unkiler ise Jörgen Strand Larsen (penaltıdan) ve Marshall Munetsi'den gelmiş. Maç bilgisi de verdik tam olsun.
Maç bitti, tribünler tabii ki 'Yeter artık Pereira!' diye inletiyor, hatta takım sahiplerine 'Satın gitsin!' çağrıları yapıyorlar. Haklılar da, 10 maçta 2 puanla ligin dibine demir atmışsın. Ama bizim teknik direktör Vitor Pereira, o bildiğimiz Pereira! Klasik bir 'Ben size anlatayım, siz anlamadınız' moduyla taraftarların arasına dalmış. Demiş ki, 'Çok çalıştık, beraber mücadele etmeliyiz, bu takımla gurur duymanız lazım!' Ya hoca, sen neyinden gurur duysun bu insanlar? Ligin dibinde, galibiyeti olmayan tek takım. Hayır, ben olsam, 'Çok özür dilerim, elimizden geleni yapamadık' derdim. Ama yok, bizimki 'gurur duyun' fırçası çekiyor, resmen "bu takımı yenilgi serisiyle birlikte sevin!" diyor. İnsan şaşırıyor, bu özgüven nereden geliyor diye.
Neyse ki, bizim Pereira'nın koltuğu betondan dökme gibi sapasağlam! Geçen ay 3 yıllık yeni sözleşme imzalamış. Yani taraftarların "kovul" naraları falan hikaye, kulüp yönetimi "Biz arkasındayız!" modunda takılıyor. Premier Lig'de 10 haftada galibiyeti olmayan tek takım olmak, 2 beraberlik 8 mağlubiyetle son sıraya demir atmak... Pereira için sanırım 'istikrarlı başarısızlık' tanımı tam oturuyor. Anlaşılan o ki, Wolves taraftarı bu sezon bu "gurur duyulacak" performanslarla daha çok karşılaşacak gibi. Ama en azından, teknik direktörlerinin özgüveni yerinde, bu da bir şeydir herhalde!